Monday, November 5, 2007

Alisveris Hastaligi! Balik Bastan Kokarmis!

Bukez de Sukru Kucuksahin' den bir yazi önerisi... Gecenlerde cok sevdigim arkadasim B5 yorumlarindan birinde, kadinlarimizin alisveris cilginligina deginmisti...Bayan Gul'un alisveris merakini ögrenince, yazi önerilerimi seven arkadaslarima hemen iletiyim istedim...


Eskiden Avrupa'ya kultur gezilerine giden Turk kadinlari geldi aklima. Ayaklari su toplardi muze degil, markali dukkan gezmekten. Ben yanlarinda degildim, ama arkadaslarimin anlattiklarindan biliyorum. Hele her Italya'ya gidene bir cift Timberland ismarlanmazsa hic olmazdi. Istanbul 'da artik yok yok. Isvecli is arkadaslarim," mimari "örnek olarak *Kanyon'u gezdiklerinde hem hayran, hem de sasirip kalmislardi. Kimler alisveris yapabiliyor bu fiyatlara, diye... (Orada alisveris yaptiklari tek magaza ise, Pasabahce'nin butik magazasi olmustu, saticilarindan sattiklarina kadar hersey cok kusursuzdu. Gurur duymustum, %100 Turk, diye ben önermistim cunku.)... Ama bizim memlekettekilere ne Kanyon, ne de adini unuttugum yeni alisveris merkezleri hala yetmiyor demek ki!

*Fotografta Kanyon'u inceleyenler, is arkadaslarimdan bir kismi...

17 comments:

Esra said...

Simdi Istinye Park in, Kanyon out.
:-)))

Alp ve Ege'nin Annesi said...

Evet evet, o carsi iste animsayamadigim...Tesekkur ederim Esra'cigim...

B5 said...

Alp&Ege'nin Annesi :)

Evet ne yazikki bu görüntülere hala rastliyorum.
Özellikle Paris'te ve Zürih'te iken bilhassa bayram dönemlerinde elleri, kollari "yeni paket dolu" Türkce konusanlar gözle görülür sekilde artiyorlar. Farki cok net görebiliyorum cünkü isimiz geregi o magazalarda ve yapimlarinda bulunmak zorunda kalabiliyoruz ve yilin diger aylarindan daha fazla Türkce duyuyoruz. Ayni sey Italya'da da basima geliyor.

Türkiye'deki durumu ise ben takip edememiyorum artik. Artik -marka- icin de yabanci ülkelere gitmelerine gerek yok gördügüm kadari ile. Yabanci ülkeler SAYELERINDE Türkiye'yi ele gecirmis durumdalar. Hem de her alanda.

Alp ve Ege'nin Annesi said...

B5'cim,

Kizkardesimin kayinvalidesi anlatmisti, Kanada- USA ziyareti yapmadan evvel annesine sormus:
- Anne ne istersin, diye.
Annaneleri de:
- Eeee koskoca Amerika'ya gidiyorsun, essek degilsin ya bulursun alacak elbet bisey, diye cevaplamis kizini...

Hep aklima gelince gulerim...Bu da sadece 7-8 yil önceki hikaye, yani o zaman da vardi hersey TR de...

Tijen said...

Geçenlerde bir arkadaşım Türkiye'de artık doğum için oda süsleme modası olduğunu anlattı. Bir kaç gün kalınacak odanın perdesinden çarşafına her şey değiştiriliyormuş ve bunun maliyeti 1500 ytl civarında imiş. Demek insanların çöpe atacak çok parası var. Ben de şaşkınlıkla izliyorum yaşanan çılgınlığı. İnsanlar bu paraları nasıl kazanıyorlar acaba diye düşünmeden de edemiyorum.

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet said...

Bizde bu alışveriş merkezi çılgınlığı daha çok sürer, e her dönem kendi zenginlerini yaratıyor tabi..

Alp ve Ege'nin Annesi said...

Tijen'cim birak oda suslemeyi, ben yatakta bile yatmadim, dogumdan sonra elimde cop torbasi cöp atmaya giderken, simdi TR'de olsam 2 anne, 1-2 akraba serbet iciriyor olurdu, diye dusunmustum...

Aysegul'cum, cok haklisin...Umarim kisa surede doyarlar...

Açalya said...

15 yasinda bir kasaba kiziyken gozunu bir amcanin kollarinda acarsan olacagi budur. Cok kizdim simdi.

Alp ve Ege'nin Annesi said...

Olur mu, akademisyen bir hanim icin böyle konusulur mu, Acalya'cigim! (Avrupa'da özgecmisi böyle söylendi, 1. hanim olmadan önce, Kemalist-Laikcilerdi onu yakistirimayan, Isvec Baskonsolosu'na göre)

Anonymous said...

Akademisyen?!?! Yok daha neler!

Meltem said...

Valla 1. hanımın durumuna ben hiç şaşmadım. Ne bekliyorduk ki. Ama üzücü tabi oturup ancak üzülüyoruz bu haberlere. Kanyona gelince... burada hangi arkadaşımla konuşsam oraya alışveriş amaçlı gitmediğini söyleyip zaten ne alabilirim ki ordan der gibi suratıma bakıyor. Çoluk çocuğun gezi alanı oldu. Oğlum arkadaşlarıyla orada buluşup takılıyor:)Sanki daha çok eğlence ve gezi yeri amaçlı kullanılıyor. Kim alışveriş yapıyor bilmiyorum:)) İstinye park ayrı bir facia. İnanamıyorum o markaları kimler alır niye alır anlaşılır şey değil. Yalnız İstinye parkta aşağıdakiler yukarıdakiler durumu var. Yani kapalı alışveriş merkezinin üstünde açık havada bütün o lüks markalar ve armani cafeler vs. var. Biz halk pek oralarda dolaşmıyoruz:))

Alp ve Ege'nin Annesi said...

Zeynos'cum, o akedemisyense sen ord.prof.sin matematikteki dogru oranlamaya göre...

Meltem'cim, gönul isterki, herkesin herseyi alma sansi olabilse TR de de, o zaman gösteris merakida buradaki gibi ortadan kalkardi...Yakisikli ve akilli oglun bilir nerede bulusulmasi gerektigini, buyuk kitap magazasi okuma yerleri filan cok guzeldi animsadigim kadariyla...

Şefika said...

Beni Kanyon'daki birkaç kitapçı ilgilendiriyor sadece. Kitapçı zincirlerinin bol bol oturup kitap karıştırma masaları olması harika. Bir de benim gördüğüm tek "çocuk kitapçısı" var orada. Üstelik o dükkanda solaklar için herşey var.
Onun dışında marka reklamından zaten bucak bucak kaçarım ama buradaki bir iki yerle ilgili basında o kadar yeri göğü inlettiler ki ben bile duydum sonunda ve nefret ettim bu mağazalardan.
Bir de kapalı yerlerdeki uğultuya dayanamıyorum ben. Orada biraz daha insani gibi gürültü koşulları.

ayçobanı said...

Bazi davransilarin sindirmeyle alakasi, kim oldugunu bilmekle alakasi var. Söz sindirimden acilmisken; devlet konugu olarak agirlanilan bir yerde, bir kosu görgüsüzlük yapilip gelinmesini, bu kisinin benim ülkemi ve ülkemin kadinlarini temsil etmesini de ben sindiremiyorum!!

Alp ve Ege'nin Annesi said...

Sevgili Sefika, ben de sevmistim kitapcilarini, hatta OP'un Istanbul'unu orada tekbasima satin alirken, satici: Turkce mi, Ingilizce mi? diye sormustu. Ben de Turkce konustuguma göre Turkcesi, diye cevapladigimda da, ukala bir sekilde ne fark var ki! diye cevaplamisti...

Ayca, hosgeldin...Sana katiliyorum, cok haklisin...Senin yazdiklarini ben hep severek okuyorum, daha cok görusmek uzere......

müzi said...

neydik ki ne bekliyorduk demek istiyorum. bir gorgusuzluktur, herseyi bilmisliktir almis basini gidiyor ama sonra dusunuyorum, neden sasiriyorum ki, ne dogru gitti ki duzelmesini, daha guzel olmasini bekliyordum. egitim diyoruz herseyin basi, sonra ntv'nin web sitesinde anadolu universitesi dekaninin sokakta motorsikletli birini nasil dovdugunu okuyorum. herhalde sosyal cokus dedikleri bu.

first lady hakkinda ise... biz bundan once semra ozallar'i da gorduk. sorunun hayrunnisa gul'un kendisinde oldugunu dusunmuyorum. sorun kendi icimizde daha derinlerde bir yerde.

Alp ve Ege'nin Annesi said...

Muzi'cim, haklisin görgusuzluk ögrenimle giderilemez. Babam hep "okumak cehalati giderur, essekluk bakidur", diye ikide bir bize kizdiginda filan osmanli agziyla söylerdi. Ben de cok karsilastim, Migros'taydi en son, adam kelli felli denilen turden, karisi da yine öyle egitimli gözuken, basbar bagirdi sadece 3 kurusa orada sömurulen kasiyere, sanki onun göreviymis gibi arkada kuyrugu elimine etmek...

Aysegul de demis, evet her dönem kendi zenginini getiriyor diye, ama Sezer'ler, Ecevit'ler de gectiler oradan, o ayrimi görmesini isterim herkesin...