Monday, January 28, 2008

Oku!

Erdoğan teslim oldu
Tarhan Erdem
28/01/2008 (1984 kişi okudu)
Hatırlayan okuyucum vardır; ben, üniversitelerde türban yasağının kalkmasından bir iki yıl sonra üniversitelerde başı açık hanım kalmayacağına; bu durumun gelişmesi ve getirileriyle, izleyen yıllarda önce laikliğin ortadan kalkacağına ve devamında demokrasimizin yıkılacağına inanmaktayım. Düne kadar olayları, türban yasağının kaldırılmasını savunan dostlarımın görüşlerini unutmadan değerlendiriyordum. Yıllardır, çelişkiler içinde gidip gelerek kimi gün dostlarımı, kimi gün kendimi haklı bularak yaşıyorum. Bugün çok açık görünen bir durum karşısındayım. Bana göre hafta sonunda Başbakan, kendinin ve laikliğin sonunu getirecek bir mücadeleyi başlattı. Bana belirgin görünen bu durumu anlatayım: Sayın Erdoğan'ın, türban serbestliğinin kamu kurumlarına taşmasını istemediğini hukukçulara söylediği yolunda bazı haberler hafta sonu gazetelerinde yer aldı. Hürriyet bu haberi dün, "Endişeleri Giderin" olarak manşete taşıdı. Haberde yazılanlar, Başbakan'dan çok, Ergun Özbudun'un bu istekte olduğunu gösteriyordu. İyi niyetle yorumlayarak, Başbakan'ın yanındakilere, Ergun Bey'in görüşünü doğru bulduğunu belli ettiği söylenebilir! Ancak Erdoğan'ın, partisinin Üsküdar Kadın Kolu Kongresi'nde söyledikleri "Endişeleri Giderin" haberine tersti. Başbakan, "Başı kapalı olan laik olamaz mı?" diye sorduktan hemen sonra, "Kişi değil, devlet laiktir" diyebilmiştir. Herhalde "Başı kapalı olanlar laik devleti yönetemezler mi?" diye sormak istiyordu! "Bu ülkede toplumsal mutabakat var; kurumsal mutabakat noktasında sancılar var. Temenni ederiz ki, bu sancılı kesimler de şifa bulur" diyen Erdoğan'ın asıl meselesinin kurumlarla olduğu açık! Bu konuşma, Başbakan'ın demokrasi ve insan haklarının temel ilkelerine saygılı kalamayacağını göstermiştir. O, istekleri hiçbir zaman bitmeyecek halk dalkavuklarını dikkate alacak, "seçkinci azınlık" diye tanımladıklarının ve 1961 Anayasası'yla kurulan kurumların "şifa bulmalarını(!) temenni" etmekle yetinecektir. Bizim gibi ülkelerde dinsel inancı istismar eden halk dalkavukları, daima çoğunluğun desteğini almış ve kullanmışlardır. Erdoğan türban için bu durumu, "Toplumsal mutabakat var" diye tanımlıyor. Oysa çoğunluğun, dinsel öğretiye göndermeler yapılarak ortaya konulan talep ve iddiaların karşısına çıkmasını beklememeliydi. Bundan sonra olaylar nasıl gelişir? Erdoğan türban olayında dine teslim olduktan sonra, karşısında yeni istismarcı halk dalkavuklarını bulacaktır. Kısa süre geçince, yeni istismarcıların parti içi veya genel seçimi kazanacak güçte olduklarını görecektir! Bu durumda önünde iki yol kalacaktır; ya iktidarını korumak için demokrasiyi ve seçim sistemini yozlaştırmak, ya da iktidarı yeni din istismarcılarına teslim etmek. Pakistan, İran ve diğer örneklerinde, iktidarı teslim edenlerden daha çok, çeşitli bahanelerle seçim kurallarını değiştirip koltuğunu korumaya çalışanlara rastlanmaktadır. Ancak demokrasi bir kez bozulunca, huzur kalmamakta, ekonomik yaşam parçalanmakta; akıl ve kural dışı, çoğu kez silahlı, mücadele sürmektedir! Maceranın nasıl bittiğini herkes biliyor! Sayın Erdoğan kendini din istismarcılarının katılabileceği bir mücadeleye ve demokrasimizi de belirsizliğe teslim etmiş görünüyor! Onun yanıldığımı kanıtlayacak yola girme niyeti var mı? Ya da gidişi tersine çevirmeye gücü yeter mi?


Sevdigim yazarlar listesinde olan Ergin Yildizoglu'nu okumayi da unutmayin!

6 comments:

Açalya said...

Sanirim Türkiye bu sefer boku yedi

Alp ve Ege'nin Annesi said...

Acalya, bu adamlar basimiza geldiginde yemisti...

Anonymous said...

Kısa ve öz yorumunlarınıza katılıyorum Açalya ve Alp&Ege'nin Annesi:)
Ergin Yıldızoğlu'nu ben de linklerime ekleyeceğim.
Sevgiler

Anonymous said...

Çok moralim bozuk çook

Alp ve Ege'nin Annesi said...

Anonim ad vermedin ama ben sevdigim bir blog komsum oldugunu tahmin ettim bile...

Cenebaz, cocuklarimizin gelecegi tehlikede, ben bunu cok kolay göruyorum...

B5 said...

Arada olan sadece karsit goruste olanlara olacak. Yani bize. Bir de acikli da olsa ne düsünürüm biliyor musun? Islerin kotu gitmesini engelleyebilecek tüccarlar sanki. O kadar egoist ve acgözlü de olsalar ekonominin kötü gitmesi ve huzursuzluk ortami onlarin da isine gelmeyeceginden bunu engellemek icin birseyler yapacaklardir diye düsünürdüm. Yani tutmadigim, sevmedigim tarafa, huzuru tutmalari icin güvenmek gibi birsey bu. Biraz hatali izah etmis olabilirim söylemek istedigimi. Ama aydinlik kesim azinlik oldukca parasi olan daha cok düdük öttürüyor her ortamda... Yani onlar her ortamda yasayabiliyorlar.
Gercek AMFIBIYAN!!!