Tuesday, April 22, 2008

Yine Mine Kirikkanat'tan

Sex and the society
İyi ki Türk basını var da, Fransa’daki “toplum” haberlerinin üstü kapalı geçilen kök gerçeğini öğrenebiliyoruz!Fransız basını, olayı “Kültür Bakanlığı’nın üst düzey bir memuru, özel televizyon kanalı TF1’in uluslararası müdürü Patrick Binet’nin evinde ölü bulundu. Maktulün tecavüz hapı olarak bilinen sentetik uyuşturucu GHB aldığı belirlendi,” diye vermişti. Arif olan anlardı, tabii. Ama bizdeki ariflere mi, tariflere mi pek güvenmeyen Türk basını, cinsel içeriğini bastıra bastıra olayın adını koydu: Medya patronunun gay seks partisi ölümle bitmişti... Ben Türk basınındaki şeffaflıktan yanayım. Dört ağbi bir evde buluşmuş ve biri aşırı dozda tecavüz hapı almaktan cızlamı çektiyse, olay mahalli elbette gay seks partisidir. Ancak Vatan’da da yer alan habere gösterilen okur ilgisine ve yorumlarına çok şaşırdım: Biri, “İnsanda Allah korkusu olmazsa,” diye köpürtüyor, diğeri “Bütün sapıklar dünyaya bunlardan yayılıyor,” diye çitiliyor, öteki “İşte Batı’nın bize ithal etmek istediği, AB’ye girmek için çabaladığımız kültür,” diye duruluyor, beriki, “Pompei ve Lut kavimleri de bu ahlaksızlıklardan batmıştı,” diye kuruluyordu. Sanırsınız ki Türkiye’de gay yok, olanlar herhalde Batı’dan ithal, Allah korkusu varsa seks yok, uyuşturucu yok, seks âleminde ölen yok... Seks ya da uyuşturucudan ölen varsa, onlarda da Allah korkusu yok, sanki.Oysa gerçek bu değil. Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de eşcinseller, aralarında da benim çok sevdiğim arkadaşlarım var. Ne en zararlı, ne de en ahlaksız nüfusu oluşturuyorlar. Tam tersine; çoğu, heteroseksüel çoğunluktan daha düzgün, daha mert insanlar, bu bir.İkincisi, Türkiye’de uyuşturucu ve seks içerikli suçlardan gazete sayfalarına düşen ünlü ünsüz kişiler arasında, ister homoseksüel olsun ister heteroseksüel, tek bir örnek yoktur ki ateist olsun...Tam tersine, halen hapishaneleri dolduranların istisnasız hepsi Allah’a sığınır, mahkemede bile suçsuzluklarına Allah’ı şahit gösterir, kendilerini “haksız” yere mahkûm edenleri Allah’a havale ederler vb...
***Eğer tarih ibret olacaksa, Pompei ve Lut kavimlerinin ahlaksızlıktan battığından önce bilinmesi gerekir ki, Türkiye tarihinde Allah korkusu olmayan ateistler, ancak ve yalnız siyasal suçlardan mahkûm olmuşlardır. 85 yıllık Cumhuriyet döneminde, seks, uyuşturucu gibi suçlardan hüküm giymiş tek bir ateiste rastlayamazsınız. Hatta “adi suç” tan mahkûm bir ateist bulamazsınız. Çünkü ateizm, çok ciddi bir kültür disiplinidir.


Okumak, düşünmek ve ne cennet ödülü ne cehennem cezası, kısaca Allah korkusundan bağımsız var olmayı gerektirir. Bu varoluşu da dinsel değil, hümanist ahlaka, yani insan saygısına dayandırır. Ödül vaadine ve ceza korkusuna değil.

Ateist ahlakı ateist olarak övdüğümü sananlara hemen açıklayayım: Ben ateist değilim. Sadece dinsizim. Dinlerden bağımsız evrensel bir Tanrı’ya inanıyor ve kendimi de, sizi de, her şeyi de onun parçası olarak algılıyorum. Başka bir deyişle, “En’el hak!” diyenlerdenim. Ama tanrı inancım, ateizmin ahlak sağlamlığına saygı duymamı engellemiyor. Üstelik, Allah korkusu yokluğunun suç ve suçlu oranlarını artırdığı görüşü sadece yanlış değil, koca bir yalan. Türk toplumu, Osmanlı’nın son dönemleri dahil hiç bugünkü kadar dindar olmamış, Allah korkusuyla hiç bu kadar tehdit edilmemiş, tarikatlar, tekkeler hiç böylesine yayılmamış, bunca bol camisi ve imamı olmamıştı. Ama Türk toplumunda suç ve suçlu oranında da böylesine bir patlama yaşanmadı; ahlaksızlık, namussuzluk, hırsızlık, gasp ve cinayet bugün olduğunca yaygınlaşmadı.Türkiye, Allah Allah naralarıyla soyuluyor, deşiliyor ve oyuluyor. Ama daha fazla Allah korkusu salmayı, bu sefahat, ahlaksızlık ve cürme hâlâ daha çare olarak gören varsa, Sünni şeriatın başkenti Riyad’taki hastanelerin çok özel servislerine bir göz atmalarını öneririm: Suudilerin, Sri Lanka, Endonezya, Bangladeş gibi yoksul ülkelerden getirttikleri, işkence ve tecavüz kurbanı çocuk yaşta köleler o servislerde “dikiliyor.” 2003 yılı istatistiklerinde Suudi Arabistan’da işkence gören ve tecavüze uğrayan yabancı işçi sayısı 7000’in üstündeydi. Bilmem ahlakın ne ve kimde olmadığını anlatabildim mi?

2 comments:

Anonymous said...

Yine Mine DoKturmus ama diline saglik, kalemine fikrine saglik..

Soyleyecek destekleyecek bir cok soz ve cumle var aslinda yazi icin ama ben en cokta son paragrafina deginecegim bu bolgede yasadigim icinbiliyor ve destekliyorum: bolgede kesinlikle asyalilar burdaki devede'den daha az degerliler, sikayet etme haklari yoktur, giriste parmak ve goz izleri alinir. Benim yanimda calisan endonezyali kiz 7 yil Saudi arabistanda yasamis ve en sonda burda bir arab ailenin yaninda calistigi sirada ev sahibinin tecavuz etmeye calisirken canini kurtarmis.. bende tam o sirada evde bana yardim edecek full time birini ararken buldum bu kizi ingilizcesi yoktu ama benim cat pat ogrendigim arapcamla, endonezyada calistigim kulturlerini az bucuk bildigim icin son 6 aydir calisiyor, ingilizceside iyi simdi ve olanlari yeni ogrendim sayilir, kizlar cok seviyor. Pasaport kopyasi vardi elimizde ama pasaportu nerde kimbilir, buyuk bir ihtimalle gumrukte, agustosta visasi bitiyor, simdi onunla ugrasacagim cunki bir yandan 10 cocuklu cok fakir bir aileden geliyor endonezyada hic bir gelecegi parasi yok, burda kalmak istiyor, bir yandadanda illegal calisiyor ve benim sponsorlugumda olmadigi icin calistiriyorum su an.::::(

Alp ve Ege'nin Annesi said...

Derya, cok tesekkur ederim. Yorumun tam bir teyit MK'in yazisina...