Wednesday, November 21, 2007

Sayin Mine Kirikkanat'tan

Cinnet vatan
Çok değil, bir kuşak öncesine kadar Türkiye, “Bu cennet vatan...” diye anılırdı. Her konuda, her kafadan, her sesin çıktığı, her yolluğa Mersin’in ve tersinin önerildiği ülkemizde, yegâne ortak fikir, neredeyse toplumsal uzlaşma, Türkiye’nin cennet bir vatan olduğuydu.Geçen yılların her biri bir zümrüdünü arakladı, ormanlarını yaktı, toprağını çaldı, denizlerini atıkladı, göllerini kuruttu, havasını zehirledi, ırmaklarını kimyaladı, kuşlarını tüketti, hayvanlarını bitirdi. Yağma ve talan, tüm hızıyla sürüyor.Her mahalleden bir milyoner çıkabildi mi bilmiyorum, ama her sokağında en az bir kanser hastası var: Türkiye’yi talan edenler, onu aynı zamanda bir laboratuvar olarak küresel kimya sanayiine kiraladılar. Kira onlara ödeniyor, bizler denek faresi yerine kullanılıyoruz. Yediğimiz her sebze ve meyve genetiğiyle oynanmış tarım ürünleri. Etler hormonlu, konserveler nitratlı, sucuk, salam, sosislerde etten çok boyalı yağ ve neden koruyorlarsa, koruyucu kimya maddeleri var. Bir toplu imha silahı düşünün ki, yüzlerce yıldır bozulmaması sadece kaynatılarak sağlanan pekmez, bazı üreticiler tarafından artık asbestle berraklaştırılıyor! Asbest ne? İnsanlarının sağlığına özen gösteren tüm ülkelerde, bina yalıtımında bile kullanılması yasaklı, bir numaralı kanserojen!
***Her kişinin çevresinde mutlaka bir kanser hastası var. Millet birbirine, “Ne kadar çoğaldı?” diye dert yanıyor, ama çok azı, “Neden çoğaldı, kim bizi deney faresi olarak sattı?” diye soruyor.“Bakın” diyorum, “AB’nin Kopenhag kriterleri, aynı zamanda sizin sağlıklı yaşam hakkınız demek. Konservelerinize, salamlarınıza zehir basılmaması, havanızın suyunuzun kalitesi de bu kriterlere bağlı. AB aynı zamanda bir yaşam standardı. AB’ye uyum, sizlerin sigortasız çalıştırılamamanız, köle çocukların kurtarılması, grev hakkı, iş saatleri, işsizlik tazminatı, hakkınızı arayabilmek hakkınızdır.” “AB bizi sömürür, bağımsız Türkiye isterük!” diyorlar. Yahu seni zaten senin devletin sömürüyor, yediğini içtiğini senin üreticilerin zehirliyor, senin seçtiklerin pazarlıyor seni deney faresi olarak, icat ettiği kimyasalları kendi ülkelerinde kullanamayan küresel sermayeye... Uluslararası standartlardan azade olduğumuz içindir ki birbirimizi zehirlemek, sömürmek, süründürmekte zaten bağımsızız!Ama bakıyorum, ne Türkiye’yi satanlar, ne Türkiye ile birlikte satılan halk arasında kimse; hiç kimse bu vatana “cennet” demiyor artık.Bir harfi düştü cennetin, “cinnet” oldu Türkiye. Cenneti tüketeni, tüketime denek ve teslim olanla seyirci kalanı, el birliğiyle kotardıkları bu cinnetten paylarını alıyor.
***Bir cinnet düşünün ki, evrensel insanlık projesi üzerine kurulu sosyalizm, Türkiye’de yabancı düşmanı bir ulusalcılık olup çıkıyor!Oysa böyle sosyalizmin tarihsel bir adı var: Nasyonal Sosyalizm. Yani ırkçı faşizm. Bir cinnet düşünün ki, ırkçılığı ve faşizmi besleyen sağcı milliyetçilik, yabancı sermayeye endeksli küresel ekonomiyi savunuyor.Bir cinnet düşünün ki, milletçi değil ümmetçi iktidar, Osmanlı’ya sahip çıkıyoruz diye eski sömürgesi Arabistan’a özeniyor, eski tebaası şeyhlerin, emirlerin önünde eğiliyor.Bir cinnet ki bu, adı üstünde, “sosyalist enternasyonal” üyesi olması gereken partiler, insanlık tarihinin en sosyal, en demokrat ve halkçı projesi AB’ye sırtını dönerken, adı üstünde ümmetçi, dinci, sansürcü, kadın erkek ayrımcılığı yapacak kadar gerici zihniyet, AB projesine sahip çıkıyor, aslında AB sürecini durduruyor!Ama zaten bu cinnet vatanda, özü, tanımı, işlevi kadın güzelliğini ortaya çıkarmak, kadını göstermek olan “Moda”da, modacının kendi deyişiyle “kadını kapatmak misyonu”na dönüşüyor. Tekbir ne demek? Allahüekber. Allah’ın modası mı vardır?“Allahüekber” diye tesettür pazarında kadın giysisi satmak, bu toplumsal cinnetin, umarım zirvesidir. Çünkü henüz eteklerindeysek, zirveye zıvanadan çıkmak zorunda kalınacaktır!

4 comments:

müzi said...

ben de aynen bu sebeplerden dolayi istiyorum AB'ye girmemizi. bizim kendimizi duzeltecegimiz yok, bari su AB standartlari duzeltsin bizi. ve de cok guzel demis, yok AB bizi somururmus. yahu somurulmemis halimiz mi kalmis bizim.

Alp ve Ege'nin Annesi said...

Muzi, evet ne kadar dogru degil mi!Daha demin bir yemek programi seyrettim, Italya'nin kirsal kesimlerinde gezinerek cekilmis, ayni benim cocuklugumun gectigi yillarin Anadolu kasabalarini andiriyor, oralarda hala korunuyor bu tip yerlesim yerleri, bizde de ust uste zevksiz, dogasina aykiri bir beton dunyasi, apartmanda oturma sevdasina, mustakil evler yikilip ust uste kaloriferli olsun diye otoparksiz binalar dikildi, betonlastirmadigimiz yer kalmadi, heryeri berbat ettik, su anda taze seyrettim aklimdayken eklemek istedim...

B5 said...

Birak kulturundeki benzerlikler, ekonomisinin dahi ayni oldugu bir donemmis o Alp&Ege'nin annesi. Biri savastan yeni cikmis, oteki yoktan varetmeye calisiyor.

O yillara ait fotograflarin arka fonlarini birak resimlerdeki kiyafetler bile ayni. Zengin degil, luks hic degil. Ama tertipli, duzenli.

Akkaraca'nin kitabindaki o donemin kasaba, koy resimlerini sorsam bu iki ulkeden hangisi diye kimse net soyleyemez :).

Bugunse birinin koyleri betonlasarak kasaba oluyor, yollari hep camur. "Tas dosemek zor ya", asfalt beklerler devletten. Coplukler mutlaka yollarda, nasilsa EV disinda. Digerinde ise eski mustakil evler restore ustune restore ediliyor OTURAN tarafindan.

Bu yaz yol boyunca gordugumuz sadece pet siselerin haddi hesabi yok. Kim yetistiriyor bu insanlari?

Muzi gibi dusunuyorum, evet, somuren zaten su an somuruyor her anlamda. IZIN veren bu kadar cok olduktan sonra...
Denetleyen var mi?

Alp ve Ege'nin Annesi said...

B5, ben biliyorum, 1986 yilinda ise basladigimda, Italya'nin ekonomisi diger Avrupa ulkelerinden kotu oldugu icin özel sartlarla akreditif actigimizi...yani ulkemizdeki yozlasma, cirkinlesme hatta materyalistlesmenin nedenini fakir ulkeyiz, sonradan görmeyiz deyip aciklayamayiz...Gökceada'daki Rum köyleri bembeyaz beyaz badanayla heryer piril piril iken, göcurtturulup, yerlestirilmis halkinin oturdugu yerleri b.k göturuyor...Ayni konu Midyat'ta da var...Cok eskiden Suryanilerin oturdugu eski mahalleleri gezdiginde medeniyetin icine nasil s.c.l.rm.si göruyorsun...